Ertuğrul Özkök | Zamanın Ruhu
Geçen pazar günü, Fransa’da yayımlanan ‘Alternative Economiques’ dergisini okuyordum.
Nisan ayı sonunda yayınladığı özel sayısının kapağını Karl Marx’a ayırmış.
Tam sayfa bir Marx portresinin altında şu anons vardı:
“Karl Marx: Hala canlı bir düşünce…”
Eylem olarak bitmiş bir düşünce yaşar mı?
Eylem olarak 20’nci yüzyılın ikinci yarısında tarihten silinmiş bir düşünce nasıl oluyor da hala canlı kalabiliyor?
Cihangir’de eski solcu arkadaşlarımla masaya otursak ve iki kadeh atsak, asla sonuçlandıramayacağımız bir müzakere konusu…
Üstelik, Ukrayna ve Gazze olaylarından sonra yükselen ‘anti emperyalist dalgayla tsunamiye dönen ‘kantin nostaljisi’ ortamında, “Hayır yaşamıyor” tezini savununlar münazara sınıfında yuhalanabilirler bile.
Zaten derginin özel sayısında tartışanlar da bir sonuca varamamış.
31 Mart’ta 41 bin oy alan parti, gazetesini 150 bine çıkarmış
Ancaaak…
Tam dergiyi bitirip kenara koyarken önüme Türkiye’de yayımlanan, bizim Doğu Perinçek’in ‘Aydınlık gazetesi’nin Avrupa baskısı geldi.
İlk dikkatimi çeken gazetenin tepesindeki anons oldu.
‘155 bin okura ulaşıyoruz…”
Vay bee dedim.
“Doğu Perinçek’in Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı 81 bin oyun neredeyse iki katına çıkarmışlar
Hele hele Vatan Partisi’nin 31 Mart seçiminde aldığı toplam oyun 43 bin olduğunu düşünürsek…
Aydınlık’ın dijital gazetesine ‘bravo’ diyebiliriz.
Neyse, asıl konuma döneyim.
Manşette koskoca harflerle “çiş” kelimesini görüyorum
150 bin okura ulaştığını söyleyen Aydınlık gazetesinin Avrupa edisyonunun manşeti şuydu:
“Çişli Pantolon Modası…”
Birden Rahmi Abi’nin (Turan) 12 Eylül sonrası Günaydın gazetesi geldi aklıma…
Neyse alttaki ve üstteki spotları okuyunca rahatladım.
Üstünde de biraz daha küçük puntolarla şu yazılıydı:
“Çürüyen Kapitalizmin Yeni Ucubesi…”
Sen işçisin işçi kal, ancak çişli pantolona layıksın
Ve sayfanın tamamını kaplayan blucinli bir genç fotoğrafı.
(Eski adıyla) Taşlanmış açık mavi blucin pantolonun üst tarafında sanki ıslakmış havası veren koyu lacivert büyük bir leke…
Ne ilgi çekici manşet değil mi…
Haydi öyleyse, daha geniş yer tutan açılmış spotları okuyalım:
“Yırtık pantolon, düşük bel, göbek üstü tişört modası çılgınlığına bir yenisi daha eklendi. ‘Çiş lekeli’ kot pantolon Milano Moda Haftası’nda tanıtıldı, kapitalist sistemin insana verdiği değer bir kez daha gözler önüne serildi. Sen çişli ve kirli pantolonlara layıksın.”
Geçmiş şubattaki hafta mı, gelecek eylül haftasında mı?
Gerçi benim bildiğim Milano Moda Haftası yılda iki kez şubat ve eylül aylarında yapılır. Bu pantolon hangisinde tanıtıldı, bilmiyorum.
Çünkü şubatta podyuma çıktıysa haber çok geç ve eskimiş.
Eylülde çıkacaksa biraz erken ve “müneccim haberciliğe” girmiş.
Neyse, belki de fuardan böyle bir görüntü gelmiştir…
Biz sayfaya devam edelim.
Birinci uzman: Kapitalist sistem her sene yenisini yapar Yan tarafta konuşan beş uzman var. Biri, sahne ve kostüm tasarımcısı Prof. Dr. Bengi Bugay. Şunu söylüyor: “Evet kapitalist sistem her sene yeni yeni ürünler piyasaya sürüyor.” İkinci uzman: Kapitalizm insanı değersizleştirir Tasarımcı Sinan Beşe’nin görüşü şu: “Bu tür tasarımlarla kapitalist sistem insanı kendi parasıyla değersizleştirir.” Üçüncü uzman: Kapitalizm o çiş lekesini popo bölgesine de kor Sinema eleştirmeni Tunca Arslan, bunu “Batı kültürünün bunalım ve çöküşüne” bağlıyor ve sözünü şöyle bitiriyor: “Şimdilik pantolonun önünü kirletmekle yetinmişler; yakında arkasını da modaya uğratır ve aynı kirliliği popo bölgesinde de yaratırlar.” Dördüncü uzman: Kapitalist değerler sidikli pantolonla yeniden üretilir Psikolog Prof. Dr. Serap Akfırat da bunu “sermaye sahiplerine” bağlayıp şöyle devam ediyor: “Böylece kimlikler ve değerler sikli pantolonlar aracılığıyla yeniden yeniden üretilmektedir.” Beşinci uzman: Bu Batı merkezli sidikli pantolonu asla giymem TGB Yöneticisi Yunus Emre Özgün bunu “Batı merkezli düşünce sistemine” bağlıyor ve düşüncesinin net ve kişin bir ifadeyle tamamlıyor: “Bir genç olarak sidikli görüntüye sahip olan böylesi bir pantolonu giymem…” |
Münazara sonucu: Hayır arkadaş, Marksist düşünce asla ölmedi
Şimdi söyleyin bakalım, Marksist düşünce öldü mü?
Hayır, gördüğünüz gibi taptaze, dipdiri ve hayatın her alanında “Ben varım” diyor.
Tabii ki Marksist düşünce de kendi içinde evrimleşiyor.
1970’li yıllarda ODTÜ kampüsünde Dev Yolcular bildiri dağıtıp, birbirlerine sarılıp gezen öğrencileri uyarıyordu:
“Halkımızın değerleri ile ters düşecek davranışlarda bulunmayın. Çekin elinizi kızın omuzunda ve belinden…”
Artık eli omuza atmak, kızın veya oğlanın beline sarılmak yasakları kalktı.
Ama giyim kuşam…
Asla…
Ey Teksaslı! Sıra senin rodeo pantolonuna da gelecek
Sidikli pantolon yıkılması gereken (ve bir türlü yıkılamayan) kapitalizmin elindeki en güçlü üretim araçları artık tekstilcilerin Singer dikiş makinaları.
Ve onların ürettiği “sidikli pantolonlar…”
Ve arkada bir paralel metin:
“Ey Amerika, ey Teksas’ın, Arizona’nın petrol kodamanları…
Şu Avrupa’daki sidikli pantolonları bir halledelim.
Sıra sizin kovboylarınızın rodeolarda popo kısmına koydukları deri yamalara gelecek.
Kahrolsun sidikli pantolonlar.”
‘Çişli pantolon manifestosu’nun girişine mütevazı bir katkı
Özet…
Aydınlık gazetesinin “Çişli Pantolon Manifestosu, 1848’de Marx ve Engels tarafından yazılan Komünist Manifesto’dan 176 yıl sonra Marksist düşünceye ikinci büyük katkı olarak insanlık tarihine geçti.
Benim de buna küçük bir katkım olsun.
Bunu kısaltılmış olarak sadece baş harfleriyle “ÇPM” olarak yazarsanız, belki daha da ciddiyet kazanır.
“Memleketin bunca meselesi varken siz çişli pantolonlarla mı uğraşıyorsunuz?” diyecek şom ağızlar da şimdiden kapatılmış olur.
Üç kere üst üste ‘ÇPM… ÇPM… ÇPM” diye söyleyin.
Bak, kulağımız hemen alışıyor.